MUTSUZLAR SOKAĞI
Yağmur çiselemeye başlamıştı ,topuklu ayakkabılarının
çıkardığı sesle, taşlı ve ıslak merdivenlerde sağ eliyle tuttuğu eteğini
düşmemek için tutarken gök gürlüyordu.Korkudan nereye sığınacağım diye
düşünürken karşısında duran abbaraya sığındı.Kulağına gelen ezan sesi ile
karışık burnunu hafifçe sağa kaydıran koku etrafını sarmıştı ,
oradan uzaklaşmak
istemişti ama yağmur şiddetini gösteriyordu.Abbara da yağmurun dinmesini
beklerken duvarlarda yazılı damla kelimesi ile yağmur damlalarını daha da derinden hissediyordu ,peki o akan tesisat
borularında su sesi, gök gürlemesi daha
da korkutucu sesler silsilesi ile merdivenlerden aşağı indi, evlerin girinti
çıkıntıları ile yağmurdan biraz sıyrılmıştı.
Sokaklar envai çeşit hayat anlatıyordu, kapı üzerindeki motifler,duvardan
çıkan yeşillikler karşıda duran elektrik direğinden
çıkan okları görüp sağa saptı, sokak boyunca terk edilmiş bir his bürümeye
başlamıştı bedenini ,kimse yok insan yok bu nasıl bir yerdi! burada nasıl
yaşayacaktı , etrafta toprak ,harabe kokusu ile birlikte yol almaya
devam etti yavaş yavaş.Nereye baksa satılık evler, terk edilmiş alanlar bunca terk
edilmişlikler, sokağın sonunda ovaya uzanan geniş bir boşluk ve akan bir çeşme
ile devam ediyordu ve çeşmeden akan su ile yorgunluğunu atmıştı ,kana kana içerek ,sokaktan ilerken
duvarda yazılı mutsuzlar sokağı yazısı şaşırtmıştı ,neden mutsuzlar sokağı bu
kadar güzel bir yerde insanlar neden mutsuz idi diye düşünürken yola koyulmuştu
tekrar , merdivenlerdeki kırık taşların
üstünü kapatan beton yamalardan sızan su, harç, çıplak olan ayağını ıslatmıştı
etraf sessizlik içinde titretiyordu göğü, pencereleri su şişelerinin mavi
kapakları ile vidalayan kapatma usullerini gördükten sonra tekrar ovaya açılan
bir boşluk içinden ,yukarı doğru uzanan merdivenlerde aşkını duvara yazan
gencoların yazısı ,dışarı asılı askılıklar ,kuş sesleri ile karşı karşıya idi .
Kasr-ı Butik otelden
de ilerleyerek çeşmeden geçti.Çeşmeyi geçerken sağ merdivenlerden aşağı inip
dikkatini çeken abbaraya doğru hareket ederken zifiri bir karanlık ile karşı
karşıya kaldı gündüz içinde gece ,sağ ve sol olmak üzere 2 terk edilmiş handan
gelen kapı gıcırtıları onu hana doğru
iterken içinde ne var diye kapı gözünden
baktığında yüksek tavanlı boş terk
edilmiş bir yer görünmüştü gözüne neden her yer terk edilmiş, neden her yer
harabeye bırakılmıştı diye düşünürken
tekrar yola koyulmuştu ,incir ağacını da selamlayıp yürümeye devam etti, yağmur sakinleşmişti oturup etrafı süzmek istemişti
ki karşıda duran evin kapı önü gel burada dinlen der edası ile onu çağırmıştı .Tabanları ağrı içinde zing zong
diye bağırırken ayakkabılarını çıkarıp etrafa baktı, sağ tarafında Abdulkadir geylani derneğini
simgeleyen kubbemsi ikon farklı bir algı oluşturmuştu onda, yüzünü farklı bir
hal almıştı tanımlayamadığı,taş evler arasına serpiştirilen beton yapılar
görüntüyü bozuyordu bunca doğallık arasında ...
tekrar mutsuzlar sokağından ilerlerken etrafını bu sefer
ahır kokusu ile karışık yanmış kelle kokusu ,çocuğuna bağıran anne sesi sarmıştı
sokağın sonunda oturmasını bekleyen koltuğa
doğru ilerledi ve tekrar oturdu karşısında duran yeşil ota insanları bunca güzelliğin içinde mutsuzluğa iten sebep
ne diye sordu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder