19 Nisan 2016 Salı

 MUTSUZLAR SOKAĞI
Yağmur çiselemeye başlamıştı ,topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesle, taşlı ve ıslak merdivenlerde sağ eliyle tuttuğu eteğini düşmemek için tutarken gök gürlüyordu.Korkudan nereye sığınacağım diye düşünürken karşısında duran abbaraya sığındı.Kulağına gelen ezan sesi ile karışık burnunu hafifçe sağa kaydıran koku etrafını sarmıştı ,
oradan uzaklaşmak istemişti ama yağmur şiddetini gösteriyordu.Abbara da yağmurun dinmesini beklerken duvarlarda yazılı damla kelimesi ile yağmur damlalarını daha da  derinden hissediyordu ,peki o akan tesisat borularında su sesi,  gök gürlemesi daha da korkutucu sesler silsilesi ile merdivenlerden aşağı indi, evlerin girinti çıkıntıları ile yağmurdan biraz sıyrılmıştı.  Sokaklar envai çeşit hayat anlatıyordu, kapı üzerindeki motifler,duvardan çıkan  yeşillikler karşıda duran elektrik direğinden çıkan okları görüp sağa saptı, sokak boyunca terk edilmiş bir his bürümeye başlamıştı bedenini ,kimse yok insan yok bu nasıl bir yerdi! burada nasıl yaşayacaktı ,  etrafta  toprak ,harabe kokusu ile birlikte yol almaya devam etti yavaş yavaş.Nereye baksa satılık evler, terk edilmiş alanlar bunca terk edilmişlikler, sokağın sonunda ovaya uzanan geniş bir boşluk ve akan bir çeşme ile devam ediyordu ve çeşmeden akan su ile yorgunluğunu  atmıştı ,kana kana içerek ,sokaktan ilerken duvarda yazılı mutsuzlar sokağı yazısı şaşırtmıştı ,neden mutsuzlar sokağı bu kadar güzel bir yerde insanlar neden mutsuz idi diye düşünürken yola koyulmuştu tekrar , merdivenlerdeki  kırık taşların üstünü kapatan beton yamalardan sızan su, harç, çıplak olan ayağını ıslatmıştı etraf sessizlik içinde titretiyordu göğü, pencereleri su şişelerinin mavi kapakları ile vidalayan kapatma usullerini gördükten sonra tekrar ovaya açılan bir boşluk içinden ,yukarı doğru uzanan merdivenlerde aşkını duvara yazan gencoların yazısı ,dışarı asılı askılıklar ,kuş sesleri  ile karşı karşıya idi .
Kasr-ı  Butik otelden de ilerleyerek çeşmeden geçti.Çeşmeyi geçerken sağ merdivenlerden aşağı inip dikkatini çeken abbaraya doğru hareket ederken zifiri bir karanlık ile karşı karşıya kaldı  gündüz içinde gece  ,sağ ve sol olmak üzere 2 terk edilmiş handan gelen kapı gıcırtıları onu  hana doğru iterken  içinde ne var diye kapı gözünden baktığında  yüksek tavanlı boş terk edilmiş bir yer görünmüştü gözüne neden her yer terk edilmiş, neden her yer harabeye bırakılmıştı  diye düşünürken tekrar yola koyulmuştu ,incir ağacını da selamlayıp  yürümeye devam etti, yağmur  sakinleşmişti oturup etrafı süzmek istemişti ki karşıda duran evin kapı önü gel burada dinlen der edası ile onu  çağırmıştı .Tabanları ağrı içinde  zing zong  diye bağırırken ayakkabılarını çıkarıp etrafa baktı,  sağ tarafında Abdulkadir geylani derneğini simgeleyen kubbemsi ikon farklı bir algı oluşturmuştu onda, yüzünü farklı bir hal almıştı tanımlayamadığı,taş evler arasına serpiştirilen beton yapılar görüntüyü bozuyordu bunca doğallık arasında ...

tekrar mutsuzlar sokağından ilerlerken etrafını bu sefer ahır kokusu ile karışık yanmış kelle kokusu ,çocuğuna bağıran anne sesi sarmıştı sokağın sonunda oturmasını  bekleyen koltuğa doğru ilerledi ve tekrar oturdu karşısında  duran yeşil ota insanları  bunca güzelliğin içinde mutsuzluğa iten sebep ne diye sordu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder