13 Nisan 2016 Çarşamba

Mimarın Uçurtması

 Bugün baharı her yönüyle hissedebiliyorum.Kokusuyla,renkleriyle,serinliğiyle ve de sesleriyle.Ovaya bakarken veya sarı taş evlere bakarken baharın yumuşak tatlı dokusunu hissedebiliyorsunuz.Mimarlık fakültesinin avlusunda onlarca öğrenciden biri öğle arası bulduğu boş bir vakitte hemen kapmış yeni yaptığı uçurtmasını,uçurmaya çalışıyor.Avludaki merdivenlerden çıkıp yanına gittim hemen.Ki uçurtmayı ilk defa Mardin'de görmüş biriyim.Merak ve heyecanım ondandır.Uçurtma senin mi diye sordum.''Evet benim ama binalar rüzgarı engelliyor şimdi.Bayadır uğraşıyorum.'' Ben de uçurmak istediğimi söyledim.Sağolsun kabul etti.Ertesi gün proje teslimi varmış.Bunalmış ve çareyi uçurtmada bulmuş.Yaklaşık 10 yıldır uçurtma uçuruyormuş.Bu uçurtmayı da yeni yapmış sonrasında da 5 kardeşine vermek istiyormuş.Birkaç dakika sonra uçurtma rüzgarla buluşup süzülerek yükselmeye başladı.Bu arada projesi hakkında konuşmaya başladık .Uçurtmadan kaynaklı hep mutlu bir yüz ifadesi vardı yüzünde.Uçurtmanın tam yükseldiğinden emin olunca bana verdi ipini.Benim de uçurtmayı ilk kez tutuşum oldu bu.Aramızdaki fark o kadar aşinaydı ki ilk kez yürümeye çalışan bir çocuk gibiydim.O ise kardeşine yürümede yardımcı olan bir abi gibiydi.İkimiz de de aynı tebessüm,aynı heyecan.Benimki sadece daha acemiceydi.Dediğim 10 yıldır uçurtma uçuruyormuş.İlk uçurtmasını kendisi yapmış.Kimseden öğrenmeden ve yardım almadan.Harçlıklarından biriktirdiği parası ile ip,çıta ve poşet almış.Dediğine göre uçurtma rezalet bir şey olmuş.Çıtaları eğri ve poşetleri hep yama olmuş.Dolayısı ile uçuramamış onu.Çevresindeki çocuklardan özenip tekrar denemiş ve sonraki uçurtmasını uçurabilmiş.Uçurtma uçurmanın bir ekip işi olduğunu söyledi.Uçuran bir kişidir ama gökte sadece sen varsan yalnız bir kuş gibisindir.Nereye gideceğini,ne yapacağını bilemiyorsun.Uçurtma uçurmanın iki zevki vardır:Onu uçurabilmek ve başka uçurtmalar ile kapışmak.İlkini tattıktan sonra artık başkaları ile kapışmak istersin bir nevi eğlenceye döner bu.Çocuklar uzaktan uzağa birbirlerine laf atar.Karşı karşıya gelirsiniz ve müsabakalar başlar.Kimileri çift ip kullanarak ipleri birbirine dolandırmaya çalışır kimleri ise sadece uçurtmanın başı ile kapışır.O bunları anlatırken gerçekten de az uzağımızda abisi uçurtma uçuran bir çocuk (ki kendisi bile değil :) Kadir'e laf atmaya başladı.-Erkeksen hadi kapışalım,sen de kendini bir şey sanıyorsun,oooohhooo abe bir şey bilmiyorsun yaw...Böyle böyle kışkırtmaya çalıştı.Kadir pek takmıyordu onu çünkü yenebileceğini düşünüyordu.Daha deneyimliydi ondan.Nasıl yenebileceğinin yöntemlerini anlattı,zaten birkaç dakika sonra canlı olarak gördüm o yöntemleri.Kapışmaya başladılar.Kadir daha çok ip verip diğer uçurtmadan daha çok yükseldi.Kafları çarpıştıracaktı ve atik davranması gerekiyordu.Bir yandan da rüzgara karşı direnmesi gerekiyordu.Daha yükseğe çıkınca ipi hızlıca geri çekmeye başladı.Bu böyle birkaç dakika sürdü.Birbirlerinden uzaklaşınca ipini bana verdi.Okulun yan tarafından adı Hamza olan tatlı mı tatlı 9-10 yaşlarında bir çocuk yanında bir arkadaşı ve uçurtması ile geldi yanımıza.Kadir'in uçurtmasına hayranlıkla bakıyorlardı.''Kadir abe nasıl yaptın onu?Abe çok iyi uçuyor.'' diye hayran hayran baktılar.Kdir'e uzattılar kendi uçurtmalarını olmuş mu olmamış baksın diye.Çok sorunluydu uçurtma.Kadir'in ilk uçurtması gibi olmuştu sanki.Tarih tekerrür ediyordu.Kadir'in uçurmadığını gören rakip çocuk hemen saldırıya geçti ve uçurtmanın ipi ellerimden kaydı.Hissettiğim suçluluğu tahmin edebilirsiniz sanırım.Biz merdivenlerde olduğumuz için tutamadık ama Hamza'lar hemen koştular peşinden onlar da tutamadı ve uçurtma yukarlarda bir evin bahçesine düştü.Uçurtmayı bir şekilde alabilmişler ama kuyruğu kopmuştu.Daha sonra Kadir'i gördüğümde uçurtma hakkında konuştuk.En çok da çocukların artık uçurtmaya eskisi kadar ilgi göstermediğinden yakınıyordu.Eskiden her evden mutlaka bir uçurtma yükselirmiş.Özellikle de okulun karşısındaki mahallede hiç yokmuş artık.Ki Kadir de çocukluğunu orada geçirmiş.Bu duruma çok üzüldüğünü görebiliyordum.Kardeşlerime de aşılamaya çalışıyorum bu kültürü dedi.Dağın eteğinde yaşadığı için daha çok dağa çıkıp uçururmuş.Rüzgarı en iyi hissettiği ve binalardan uzaklaştığı yer olarak görüyor dağı.Zaman geçtikçe artık rüzgar ve hava ile de iletişime geçiyorsun.Rüzgar ile bir bağ kuruyorsun.Nereden nasıl estiği ve hızı o günkü planının bir parçası ve önemli bir etkeni oluyor.Hava akışının bilgisine aşina oluyorsun,hava da uçurtmana hakim oluyor.Bir ara hiç poşeti ve bandı yokmuş.Eski kitaplardan kopardığı defter kapları ile uçurtma yapmaya çalışmış.Bant yerine de iğne iplik kullanmış.Dolayısı ile ağır olmuş biraz.Dağa çıkıp uçurmaya çalışmış.İlk defa bir uçurtmamın uçmak ve uçmamak arasında kaldığını görmüş.Uçurtma yerden yaklaşık 1 m yüksekte durmuş  biraz sonra havalanmaya başlamış.Kadir için bu çocukluğunun bir başarı hikayesi.Her seferinde şimdiki durumdan yakınmayı da ihmal etmiyor.Bu onu çok üzüyor olmalı.''Küçükken çok beğendiğin,özendiğin,keşke benim olsa dediğin bir uçurtma var mıydı?'' diye sordum.Olmaz mı!Çocukken o kadar çok şeye özenirsin ki seni şevke getiren,cesaret veren şeyler bunlardır dedi.Birkaç sene önce komşularının bahçesindeki elektrik teline büyükçe bir uçurtma takılmış.Çocukların çoğunun gözü ondaymış ha düştü ha düşecek diye.Arada düşecek gibi oluyor herkes heyecanla bekliyormuş.Neyse bu böyle böyle 1 sene devam etmiş.Birgün okuldan dönerken uçurtmanın yerinde olmadığını görmüş.Hemen komşunun bahçesine gitmiş.Sormuş onu.Meğersem uçurtma 1 sene boyunca orada kala kala  çıtaları çürümüş düşer düşmez de parçalanmış ve kimseye yar olmamış :)  #bitmeyenşehir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder