27 Nisan 2016 Çarşamba

Helal ile beslersen çocuğunu hürmet ile öder borcunu..

L:Bak ben eski bir lokantacıydım.
F:Lokantacı?
L: Tabi o zaman tavuk adana kuşbaşı falan yoktu. 4-5 çeşit yemek yapardım her gün pilav, makarna, türlü, tava bunları yapıyordum. Birde helva, reçel, kadayıf baklava ondan sonra turşu benim burada 80 tene talebem vardı hepsi köylü çocuğuydu o zamanlar köyde okul yoktu orta yoktu, lise yoktu. Kazalardan geliyorlardı. Onlara defter veriyordum birde raf yapmıştım herkes gelip yemek yiyor kendi ismini yazıyor deftere yediklerini yazıyordu sene bitince aileleri mahsüllerini alınca gelip bana para veriyorlardı.
F: Deftere ne yazıyorlardı orayı anlayamadım ?
L: Hepsi ilk sayfaya ismini yazıyordu ondan sonra her gün ne yemek yedi ise onu yazıyordu gün gün bir sene boyunca makarna 30 kuruştu pilav 70 kuruştu onların rafı vardı o defterleri oraya koyuyorlardı. Hiçbiri para vermezdi sene bitince aileleri getirip verirdi.
F: Peki vermeseler ne oluyordu ?
L: Yok veriyorlardı. Şimdi kimi Almanya da kimi İstanbul da hep yüksek yerlerdeler bazıları emekli olmuş gelip beni tebrik ediyorlar. Sen bize babalık yaptın diyorlar.
L:Bizim çocuklar liseyi bitirdiler ikisi de 115 puan aldılar
F: Bülent Abiler mi?
L: Evet ancak bizim nüfusumuz Kızıltepe olduğu için kazandırmadılar. Zaten o zamanlardan beri olaylar başladı.
F: Hmm
L: O zaman ben İstanbul dan bir kebapçı getirdim İstanbul dan burda çalıştırdım. Şimdi çocuklar da alıştı çok şükür Mardin’in en iyi kebabını yapıyorlar.
F: Evet gerçekten iyi kebap yapıyorlar.
L: İnsan ya aşık olacak ya muhtaç olacak ki iyi iş yapabilsin değil mi?
F:Evet öyle

L: Şimdiye kadar bütün emekli olanlar gelip beni tebrik ediyorlar. Hepsinde benim numaram vardı beni sürekli arıyorlar baba nasılsın diyorlar bana hepsi baba diyor hepsi muvaffak oldu tek bir şahıs hariç o da paramı yedi ondan. (Gülüyor)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder