8 Nisan 2016 Cuma

Bir kabrin anıları

Her gün çıkıp gezersin. Ne zaman içinden bir kabir aramak geçer?
Kendi kabrimi ariyordum...
M.zirrar asri mezarlığına geçtim.
Uzun kaygan geçitler vardı.
Tıpkı hayatımız gibi... Uzun görünen ama her an ayaklarimizin altından kayıp gidecek bir gecit.
Mezarlığın altında güzel bir çamlık var.
Hicr suresi yankılanır beyninde!
- Andolsun biz,sizden önce gelip geçenleri de biliriz,sonraya kalanları da.
Şüphesiz Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir.
Sürekli devinen bir evren.
Bir yandan doğanlar yer ayırır kendine,
Bir yandan da ölenler boşaltır kenti...
Bir çama dayayıp sirtimi oturdum ve sordum,yerde yatan taş altindaki
Beşiğini sallayan meyyite;
A- Nasılsın,yerin nasil, halin nedir?
Ö- Burası dardır,karanlıktır.
Ya bir kuyudur,çukurdur ya da bahçedir. Değişkendir.
Sen ne getirirsen odur. Taş getirirsen dört duvardır.
Ağaç getirirsen bahçedir.
A- Sen şimdi ne yapmaktasin?
Ö-  Bahçe sulamaktayim. Deliklerden yaklaşan yılana su dokmekteyim.
A- Abe merdut neden yılana su dökmektesin?
Ö-  Ben buraya su getirdim.
A- Peki bana ne dersin?
Ö- Ne duruyorsun kalk ve secde et...
Senin buraya getirecegin ışıktır.

Ayşenur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder