Bir varmış
bir yokmuş. Evvel zaman içinde zamanların en eskisinde her yanından suları akan, aktıkça akan ne azalan ne artan hep
aynı akan, konuşan çeşmeleri, çörtenleri olan bir şehir varmış. Adı da Mardin imiş .Bu
şehirde varlar var, yok yok imiş. Sayısı tam bilinmez ama siz deyin 7 ben deyim 77 tane çeşmesi varmış bu şehrin.
Ancak hepsi birbirinden efsunlu. Tabi böyle şehir korumasız olur mu? Zamanın kralı
emir vermiş bu 77 sihirli çeşmeli şehre
77 sihirli kapı yapılmış. Her kapının önündekini gösteren ayna misali kendi çeşmesi varmş. Yani işin
aslı 77 çeşmemiz 77 kapımıza bekçiymiş. Ama kapılarda ne kapı akan su
perdesinden kapılarmış. Ne ahşaptan ne demirden ne altından bildiğin sudan
kapılar. Özellikleri varmış ama kapıların. Bu kapılardan sadece o şehrin yaşayanları ve amacı niyeti
sadece iyilik olan insanlar geçebilirmiş. Eğer kötü niyetliyseniz akan su
kapısından geçemez konuşan çeşmenin gazabına uğrarmışsınız. Bekçilerimiz bekleyen
dursun kapılarımızda biz gelelim bu şehrin güzel mi güzel evinde yaşayan tatlı
mı tatlı bir nineye. Beyaz ninenin 7 kızı 7 oğlu varmış lakin 7 kızından 7. si hariç
hepsi ayrı diyarlardaymış. Beyaz ninenin Pembe adlı tatlı mı tatlı kızından
olma mavi diye torunu olmuş. Mavi’nin bahtı açık mı kapalı mı bilinmez ama, Mavi
daha gözünü açmadan anası gözünü yummuş. Bir ninesi bir o efsunlu şehirde baş başa
kalmışlar.
Gel zaman
git zaman aylar ayları kovalamış Mavi büyümüş 7 yaşına gelmiş. Beyaz ninesini
çok mu çok severmiş. Zaman ve çeşmeler
aka dursun Mavi büyümeye devam ediyormuş her geçen gün. Beyaz nine de gün
geçtikçe yaşlanıyormuş ne yazık ki. Mavi
olmuş 17 Beyaz nine olmuş 77. Mavi zeki mi zeki bir çocukmuş ama olacağı var ya
hani bazı kötü arkadaşlar musallat olmuş
Maviye. Ara ara baş kaldırır olmuş ninesine. Beyaz nine gençtir demiş ses
etmemiş. Yüzünden gülümseme eksik olmayan Mavinin yüzünde artık gülümseme olmaz
olmuş kaşlar çatılmış bir iki sinir çizgisi gelmiş yüzüne deniz mavisi gözleri
bile kararmış sanki zamanla. Beyaz nine kederden olsa gerek yataklara düşmüş. Kalbi
aksar olmuş öksürürken sarsılıyormuş artık yaşlanan vücudu. Ama Mavi kötü
arkadaşlarla takılmaktan görememiş ninesinin bu halini. Bir gece eve gelmiş Mavi.
İtmiş ağır meşe yapıyı ileri doğru gıcırdamış biraz sanki homurdanıyormuş gibi
Maviye. Aynı avluda aynı binada 7 aile
tuvalet tek tabi o zamanlar. Mavi ne selam vermiş ne de sabah tüm komşular yüz
çevirmiş Maviden. Ninensinin öksürme sesi iki kol boyundaki duvarları aşıp
Mavinin kulağına kadar gelmiş.Bir an içi sızlamış Mavi’nin ama sadece bir an
sonra yürümüş ninesinin yanına gelmiş. İkinci kapıyı da açmış umursamazca. Nenesi
küçcük olmuş yatıyormuş yatakta. ‘’Hey ihtiyar ne yapıyorsun ?’’demiş. Beyaz nine
ses etmemiş. Arkası Maviye dönük iki damla yaş akmış gözlerinden ‘’Nerede benim
Mavişim bu koyu Mavi de kim?’’ diye yüreğinden geçmiş. Lakin ses etmemiş. Mavi sinirlenmiş.
Sesini yükseltmiş ninesine ‘Heyyy ihtiyar
ses versene yemek nerede?’’demiş Beyaz ninenin içine bir dert oturmuş ki
sormayın. Akan iki damla yaşı taş kesmiş resmen. Tek koluna dayana dayana
yataktan doğrulmuş ayaklarını sarkıtıp
çarıklarını giymiş. Ayağa kalkıp bir adım atmış sendelemiş tam Mavi tutacakken
kolundan ninesinin öyle bir bakış fırlatmış ki nine Maviye, Mavi yerinde kalmış. Nine ağır aksak açık
kapıdan avluya çıkmış. Akan çörtene bakmış önce duasını etmiş içinden içime ak
çörten gücünü ödünç ver torunuma ders gerek ceza gerek. Çörten dile gelmiş ama
sadece nine duymuş nine nine sen yeter ki dile gücüm senindir, ama bana izin
vermen gereklidir ki bu derste cezada sana yardımcı olayım. Nine gülümsemiş bi
tek çörten görmüş ve ışıldamış bembeyaz Beyaz nine. Aldığı güçle gürleşen
sesiyle ‘’Eyy komşular eyy Mardin beni
dinleyin 77 çörten 77 kapı ey efsunlu şehir’’. Havada bir titreşim olmuş sanki.
Mavinin içi buz kesmiş bi an beklemiş akıbetini. Nine devam etmiş ‘’Ey iyi
niyetlileri seven kötü niyetlileri içeri almayan kapılar dileğim varddır
sizden. Bu torun ne iyi bir torundur ne de hayırlı bir şehir yaşayanıdır. Faydası
yoktur üzülerek diyorum ki (gözünden bir damla daha yaş akar ninenin) hatası
çoktur! Bensem eğer velisi bu çocuğun o zaman akıllanması için de ben sorumluyum.
Ey çörtenler ey şehir atın dışarı bu çocuğu ne suyunuzdan bir damla içebilsin
ne de yıkanabilsin almayın sakın içeri
yüreği sevgiyle dolmadan aklı günahtan arınmadan.’’ Mavinin buz gibi olmuş
elleri. Kem küm etmiş ama her şey o kadar hızlı olmuş ki gürlemiş avludaki
çörten ‘’Dilenen gerçekleşecek bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.’’Hava
soğumuş Mavinin etrafında bir girdap olmuş sular havalanmış havalanmış dışarı
fırlatmış Mavi’yi. Mavi bir andan kendini dışarda bulmuş. İçi içini yiyordu Mavi’nin ağlamaklı oldu
gözleri. Baktı sudan kapıya uzun uzun etrafındaki yeşil sarmaşıklara ve
sarmaşıkların bittiği yerdeki kahverenginin belki de en güzel tonundaki taşlarına
bakmış. Pişmanmış hem nasıl. Ağlamaya başlamış nine nine diye ama nafile ninesi
onu affetmeden ne onu görebilirmiş ne de bu berrak sulardan içebilirmiş.
Ağlarken içindeki Koyu Mavi konuşmuş. Sus ağlama sen istedin bunu. Maviş korku
dolu gözlerle etrafa bakmış ama görememiş kimseyi gözü sudan kapıya
takılmış. Yansımasını görmüş kapıda. Sahi ne ara bu kadar çatık olmuş kaşı ya
da ne ara bu kadar çizgiler eklenmiş yüzüne bilememiş. Ve görüntü tekrar dile
gelmiş. İki adım geriye zıplamış Mavi korkudan sen de kimsin demiş. Kötü kötü
gülmüş Koyu Mavi ben senin bu aralar en sevdiğin kötü parçanım. Seni ninene kötü
davranman için ben zorladım. Gerçi sen de meyilliydin zaten. İçkileri benim
sayemde içtin. Benim sayende komşularınla küstün. Seni harika bir kötü yapma
yolunda çok hızlı ilerledim. Ninen sağ olsun işimi kolaylaştırdı seni şehirden
attırdı böylece ona bağlı olan o iyi parçanı burada ele geçireceğim ve sen de
saf kötü olacaksın hahahahahahah diye kötü gibi güldü. Mavişin gözleri doldu
hayır dedi fısıltıyla. Nineme kendimi affettireceğim. Koyu mavi ninen seni attırdı dedi seni
sevmiyor. Maviş ise artık her şeyi net bir şekilde görebiliyordu koyu mavi
konuştukça uzun zamandır susturduğu mavişin sesini duymaya başlamıştı ama eğer
mavişin susmasına izin verirse ömür boyu ne ninesini görebilecekti ne de evine
dönebilecekti. Bir hırsla ayağa kalktı asla vazgeçmeyeceğim dedi. Tam o sırada
akan kapıdaki görüntü beyaz ninenin avlusundaki çörtene yansıtıldı beyaz ninenin içi mutlulukla dolmuştu uzun zamandır
görmediği mavişini görüyordu. Kapı nineye yardım etmişti ayırmıştı koyu ile
mavişi hediyesi buydu kapının. Bundan sonrası maviye kalmıştı maviş mi olacaktı
koyu mavi mi. Savaş başladı. Koyu mavi vücuda gelerek kapıdan çıktı artık
yansıma değildi bedende bir varlıktı ve elinde yedi başlı bir kılıç tutuyordu
gümüş işlemeli kopkoyu bir kılıç. Su kapıdan bir gürüldeme geldi her şey adil
olacak ve koyu mavinin elindeki kılıcın aynısı yedi başlı bembeyaz bir kılıç
mavişin önünde belirdi. Kıran kırana bir dövüş başladı. Bir kesik koyu mavi
atıyordu bir kesik maviş. Koyu mavi konuşmaya başladı üzdün nineni nefret
ediyor senden maviş bunları duydukça gücü azalıyordu sanki eli titredi bunu
duyunca kılıç sallandı koyu bunu fırsat bilip kocaman bir kesik attı göğsüne acı
ile haykırdı. Yankılandı sesi şehrinde beyaz ninenin içini buz kesti sanki ama
biliyordu geri dönüş yoktu. Koyu mavi ile maviş dövüşüyordu hala, biri kazanacaktı
ve iyi mi kötü ü olacağını tüm şehir izliyordu. Kuşlar susmuştu bekliyordu. Kapı
şırıldamıyordu sessizdi. Mavişin canı kesiklerden yanmıyordu artık içi
yanıyordu çünkü ninesini çok üzmüştü. Pişmandı, ikisinde de takat kalmamıştı ama en çok da
mavişte . Koyu mavi daha iyiydi beden susuz olduğu için yorgundu ama ruh olduğu
için şu anda Mavişin üzüntüsünden besleniyordu.. Savaş sürdü neden sonra bir an durdu Maviş başını eğdi
kılıcı yere bıraktı. Yüzünde bir gülümseme ile koyu maviye baktı iyi olmak için
içindeki koyu maviyi öldürmesi gerekiyordu. Anlaması bu kadar zor muydu
gerçekten. Beyaz nine mavişinin yüzüne baktı içi rahata erdi bulmuştu çözümü
mavişi bulmuştu bulmuştu. Sevinçten içi içine sığmıyordu. Koyu mavi de değişimi
hissetti sinirlendi kalk diye gürledi mavişe maviş başını kaldırdı gülümsedi
sadece. Savaş diye kükredi bu sefer koyu. Maviş hayır dedi senin istediğin bu
ama seni savaşarak yenemem. Koyu mavi
korkuyordu ilk defa maviş çözmüş müydü sırrı? Kükredi tekrar savaş korkak diye.
Maviş bir an sinirlendi ama durdurdu kendini hayır dedi böyle olmayacak. Seni yani
kötüyü sadece sevgi yenebilir. Ne kadarda aptalmışım. Maviş koyu maviye doğru
yaklaştı kollarını açtı. Gel dedi koyu maviye seni seveyim sen de benim bir
parçamsın seni kabul ediyorum. Gözleri sevgiyle bakıyordu Mavişin. Koyu mavi
hayı!!r diye hayırdı hayır aynı bedende kalamayız hayır böyle olmaz. Ama maviş
yaklaşıyordu koyu mavi olduğu yerde çakılıp kaldı. Maviş çözmüştü sırrı toprak
yolda biraz daha ilerleyip sarıldı. Koyu maviye sarıldığı an ninesinin kahkahasını
çağlayan sudan duydu daha da güçlü sarıldı. Seni kabul ediyorum kötü parçam
dedi.
Koyu mavi
hayır diye bağırarak ışıldamaya başladı kopkoyu görünen ışığı gittikçe açıldı
açıldı açıldı ta ki beyaz olana kadar sonrada mavişin her yanını sardı. Parıldıyordu
maviş artık.
Gururla kapıya
doğru yöneldi torak yolda çarıklarının yaptığı sesi dinledi sahi ne zamandır
duymuyordu kuşları ya da şu şırıltıyı.
Sarmaşıklarla
çevrili sudan kapıya yaklaştı ey kapı beni şehrime nineme götür. Hava titredi
yine etrafında dalgalandı mavişin onu aldı yukarı yukarı yukarı fırlattı ve bir anda artık şehrin
üzerindeydi sokaklar nerede çıkıyor
nerede bitiyor anlamıyordu ve bir anda maviş
bembeyaz ninesinin kollarındaydı ağlayarak sarıldı özürler diledi.
Beyaz nine
sıcacık gülümseyerek sarıldı torununa geçti evladım artık büyüdün tamsın dedi. Hem
kötüyü hem iyiyi tanıdın yolun bahtın açık olsun inşallah diye dua etti ve
öptü. Avludaki çörten de taştan yuvasında kaynayarak bu neşeye ortak oldu. Taştan
çiçek işlemeleri dans ediyordu sanki
etrafında.
Nine toruna sarıldıktan sonra döndü çörtene 77
kapılı şehir ey 77 çeşme dileyin benden ne dilerseniz, torunumu kurtardınız. Çörtenler kapılar
çeşmeler hep bir ağızdan Mardin herkesi işte böyle terbiye eder diye
seslendiler ve gülüştüler. Tek dileğimiz bu yaşananlar dilden dile dolaşsın ve anlatılsın iyi ve kötü tanınsın dediler. Nine
bu dileği kabul etti ve gördüğü her kimseye bunu anlattı ta ki duymayan bir kişi dahi kalmayana kadar. Maviş artık her
şeyin farkında iyi bir insandı ve hayatlarını geri kalanında nineni ile halkın
arsında efsane olarak dolaştılar. Anlattılar anlattılar anlattılar iyiyi kötüyü
her şeyi.
Onlar artık
ne şimdide ne geçmişte onlar her yerde. Artık siz de biliyorsunuz her şeyi
sevgi ile yenebiliriz.
Size fısıldayan
o çeşmeleri duyun o şırıltıların altında yatan sevin sevin sevin seslerine
kulak verin.
SADECE SEVİN
VE BAKIN HAYATINIZ NASIL DEĞİŞİYOR..
HÜLYA OLĞAÇ
HÜLYA OLĞAÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder