3 Mayıs 2016 Salı

VARLAR VAR YOK YOK İMİŞ


Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde zamanların en eskisinde  her yanından suları  akan, aktıkça akan ne azalan ne artan hep aynı akan, konuşan çeşmeleri, çörtenleri  olan bir şehir varmış. Adı da Mardin imiş .Bu şehirde varlar var, yok yok imiş. Sayısı  tam bilinmez ama siz deyin 7  ben deyim 77 tane çeşmesi varmış bu şehrin. Ancak hepsi birbirinden efsunlu. Tabi böyle şehir korumasız olur mu? Zamanın kralı emir vermiş  bu 77 sihirli çeşmeli şehre 77 sihirli  kapı  yapılmış. Her kapının önündekini gösteren  ayna misali kendi çeşmesi varmş. Yani işin aslı 77 çeşmemiz 77 kapımıza bekçiymiş. Ama kapılarda ne kapı akan su perdesinden kapılarmış. Ne ahşaptan ne demirden ne altından bildiğin sudan kapılar. Özellikleri varmış ama kapıların. Bu kapılardan  sadece o şehrin yaşayanları ve amacı niyeti sadece iyilik olan insanlar geçebilirmiş. Eğer kötü niyetliyseniz akan su kapısından geçemez konuşan çeşmenin gazabına uğrarmışsınız. Bekçilerimiz bekleyen dursun kapılarımızda biz gelelim bu şehrin güzel mi güzel evinde yaşayan tatlı mı tatlı bir nineye. Beyaz ninenin 7 kızı 7 oğlu varmış lakin 7 kızından 7. si hariç hepsi ayrı diyarlardaymış. Beyaz ninenin Pembe adlı tatlı mı tatlı kızından olma mavi diye torunu olmuş. Mavi’nin bahtı açık mı kapalı mı bilinmez ama, Mavi daha gözünü açmadan anası gözünü yummuş. Bir ninesi bir o efsunlu şehirde baş başa kalmışlar.

Gel zaman git zaman aylar ayları kovalamış Mavi büyümüş 7 yaşına gelmiş. Beyaz ninesini çok mu çok severmiş.  Zaman ve çeşmeler aka dursun Mavi büyümeye devam ediyormuş her geçen gün. Beyaz nine de gün geçtikçe  yaşlanıyormuş ne yazık ki. Mavi olmuş 17 Beyaz nine olmuş 77. Mavi zeki mi zeki bir çocukmuş ama olacağı var ya  hani bazı kötü arkadaşlar musallat olmuş Maviye. Ara ara baş kaldırır olmuş ninesine. Beyaz nine gençtir demiş ses etmemiş. Yüzünden gülümseme eksik olmayan Mavinin yüzünde artık gülümseme olmaz olmuş kaşlar çatılmış bir iki sinir çizgisi gelmiş yüzüne deniz mavisi gözleri bile kararmış sanki zamanla. Beyaz nine kederden olsa gerek yataklara düşmüş. Kalbi aksar olmuş öksürürken sarsılıyormuş artık yaşlanan vücudu. Ama Mavi kötü arkadaşlarla takılmaktan görememiş ninesinin bu halini. Bir gece eve gelmiş Mavi. İtmiş ağır meşe yapıyı ileri doğru gıcırdamış biraz sanki homurdanıyormuş gibi Maviye.  Aynı avluda aynı binada 7 aile tuvalet tek tabi o zamanlar. Mavi ne selam vermiş ne de sabah tüm komşular yüz çevirmiş Maviden. Ninensinin öksürme sesi iki kol boyundaki duvarları aşıp Mavinin kulağına kadar gelmiş.Bir an içi sızlamış Mavi’nin ama sadece bir an sonra yürümüş ninesinin yanına gelmiş. İkinci kapıyı da açmış umursamazca. Nenesi küçcük olmuş yatıyormuş yatakta. ‘’Hey ihtiyar ne yapıyorsun ?’’demiş. Beyaz nine ses etmemiş. Arkası Maviye dönük iki damla yaş akmış gözlerinden ‘’Nerede benim Mavişim bu koyu Mavi de kim?’’ diye yüreğinden geçmiş. Lakin ses etmemiş. Mavi sinirlenmiş. Sesini yükseltmiş ninesine ‘Heyyy ihtiyar  ses versene yemek nerede?’’demiş Beyaz ninenin içine bir dert oturmuş ki sormayın. Akan iki damla yaşı taş kesmiş resmen. Tek koluna dayana dayana yataktan doğrulmuş  ayaklarını sarkıtıp çarıklarını giymiş. Ayağa kalkıp bir adım atmış sendelemiş tam Mavi tutacakken kolundan ninesinin öyle bir bakış fırlatmış ki nine Maviye,  Mavi yerinde kalmış. Nine ağır aksak açık kapıdan avluya çıkmış. Akan çörtene bakmış önce duasını etmiş içinden içime ak çörten gücünü ödünç ver torunuma ders gerek ceza gerek. Çörten dile gelmiş ama sadece nine duymuş nine nine sen yeter ki dile gücüm senindir, ama bana izin vermen gereklidir ki bu derste cezada sana yardımcı olayım. Nine gülümsemiş bi tek çörten görmüş ve ışıldamış bembeyaz Beyaz nine. Aldığı güçle gürleşen sesiyle ‘’Eyy komşular eyy  Mardin beni dinleyin 77 çörten 77 kapı ey efsunlu şehir’’. Havada bir titreşim olmuş sanki. Mavinin içi buz kesmiş bi an beklemiş akıbetini. Nine devam etmiş ‘’Ey iyi niyetlileri seven kötü niyetlileri içeri almayan kapılar dileğim varddır sizden. Bu torun ne iyi bir torundur ne de hayırlı bir şehir yaşayanıdır. Faydası yoktur üzülerek diyorum ki (gözünden bir damla daha yaş akar ninenin) hatası çoktur! Bensem eğer velisi bu çocuğun o zaman akıllanması için de ben sorumluyum. Ey çörtenler ey şehir atın dışarı bu çocuğu ne suyunuzdan bir damla içebilsin ne de yıkanabilsin  almayın sakın içeri yüreği sevgiyle dolmadan aklı günahtan arınmadan.’’ Mavinin buz gibi olmuş elleri. Kem küm etmiş ama her şey o kadar hızlı olmuş ki gürlemiş avludaki çörten ‘’Dilenen gerçekleşecek bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.’’Hava soğumuş Mavinin etrafında bir girdap olmuş sular havalanmış havalanmış dışarı fırlatmış Mavi’yi. Mavi bir andan kendini dışarda  bulmuş. İçi içini yiyordu Mavi’nin ağlamaklı oldu gözleri. Baktı sudan kapıya uzun uzun etrafındaki yeşil sarmaşıklara ve sarmaşıkların bittiği yerdeki kahverenginin belki de en güzel tonundaki taşlarına bakmış. Pişmanmış hem nasıl. Ağlamaya başlamış nine nine diye ama nafile ninesi onu affetmeden ne onu görebilirmiş ne de bu berrak sulardan içebilirmiş. Ağlarken içindeki Koyu Mavi konuşmuş. Sus ağlama sen istedin bunu. Maviş korku dolu gözlerle etrafa  bakmış  ama görememiş kimseyi gözü sudan kapıya takılmış. Yansımasını görmüş kapıda. Sahi ne ara bu kadar çatık olmuş kaşı ya da ne ara bu kadar çizgiler eklenmiş yüzüne bilememiş. Ve görüntü tekrar dile gelmiş. İki adım geriye zıplamış Mavi korkudan sen de kimsin demiş. Kötü kötü gülmüş Koyu Mavi ben senin bu aralar en sevdiğin kötü parçanım. Seni ninene kötü davranman için ben zorladım. Gerçi sen de meyilliydin zaten. İçkileri benim sayemde içtin. Benim sayende komşularınla küstün. Seni harika bir kötü yapma yolunda çok hızlı ilerledim. Ninen sağ olsun işimi kolaylaştırdı seni şehirden attırdı böylece ona bağlı olan o iyi parçanı burada ele geçireceğim ve sen de saf kötü olacaksın hahahahahahah diye kötü gibi güldü. Mavişin gözleri doldu hayır dedi fısıltıyla. Nineme kendimi affettireceğim.  Koyu mavi ninen seni attırdı dedi seni sevmiyor. Maviş ise artık her şeyi net bir şekilde görebiliyordu koyu mavi konuştukça uzun zamandır susturduğu mavişin sesini duymaya başlamıştı ama eğer mavişin susmasına izin verirse ömür boyu ne ninesini görebilecekti ne de evine dönebilecekti. Bir hırsla ayağa kalktı asla vazgeçmeyeceğim dedi. Tam o sırada akan kapıdaki görüntü beyaz ninenin avlusundaki çörtene yansıtıldı beyaz  ninenin içi mutlulukla dolmuştu uzun zamandır görmediği mavişini görüyordu. Kapı nineye yardım etmişti ayırmıştı koyu ile mavişi hediyesi buydu kapının. Bundan sonrası maviye kalmıştı maviş mi olacaktı koyu mavi mi. Savaş başladı. Koyu mavi vücuda gelerek kapıdan çıktı artık yansıma değildi bedende bir varlıktı ve elinde yedi başlı bir kılıç tutuyordu gümüş işlemeli kopkoyu bir kılıç. Su kapıdan bir gürüldeme geldi her şey adil olacak ve koyu mavinin elindeki kılıcın aynısı yedi başlı bembeyaz bir kılıç mavişin önünde belirdi. Kıran kırana bir dövüş başladı. Bir kesik koyu mavi atıyordu bir kesik maviş. Koyu mavi konuşmaya başladı üzdün nineni nefret ediyor senden maviş bunları duydukça gücü azalıyordu sanki eli titredi bunu duyunca kılıç sallandı koyu bunu fırsat bilip kocaman bir kesik attı göğsüne acı ile haykırdı. Yankılandı sesi şehrinde beyaz ninenin içini buz kesti sanki ama biliyordu geri dönüş yoktu. Koyu mavi ile maviş dövüşüyordu hala, biri kazanacaktı ve iyi mi kötü ü olacağını tüm şehir izliyordu. Kuşlar susmuştu bekliyordu. Kapı şırıldamıyordu sessizdi. Mavişin canı kesiklerden yanmıyordu artık içi yanıyordu çünkü ninesini çok üzmüştü. Pişmandı,  ikisinde de takat kalmamıştı ama en çok da mavişte . Koyu mavi daha iyiydi beden susuz olduğu için yorgundu ama ruh olduğu için şu anda Mavişin üzüntüsünden besleniyordu.. Savaş sürdü  neden sonra bir an durdu Maviş başını eğdi kılıcı yere bıraktı. Yüzünde bir gülümseme ile koyu maviye baktı iyi olmak için içindeki koyu maviyi öldürmesi gerekiyordu. Anlaması bu kadar zor muydu gerçekten. Beyaz nine mavişinin yüzüne baktı içi rahata erdi bulmuştu çözümü mavişi bulmuştu bulmuştu. Sevinçten içi içine sığmıyordu. Koyu mavi de değişimi hissetti sinirlendi kalk diye gürledi mavişe maviş başını kaldırdı gülümsedi sadece. Savaş diye kükredi bu sefer koyu. Maviş hayır dedi senin istediğin bu ama seni savaşarak  yenemem. Koyu mavi korkuyordu ilk defa maviş çözmüş müydü sırrı? Kükredi tekrar savaş korkak diye. Maviş bir an sinirlendi ama durdurdu kendini hayır dedi böyle olmayacak. Seni yani kötüyü sadece sevgi yenebilir. Ne kadarda aptalmışım. Maviş koyu maviye doğru yaklaştı kollarını açtı. Gel dedi koyu maviye seni seveyim sen de benim bir parçamsın seni kabul ediyorum. Gözleri sevgiyle bakıyordu Mavişin. Koyu mavi hayı!!r diye hayırdı hayır aynı bedende kalamayız hayır böyle olmaz. Ama maviş yaklaşıyordu koyu mavi olduğu yerde çakılıp kaldı. Maviş çözmüştü sırrı toprak yolda biraz daha ilerleyip sarıldı. Koyu maviye sarıldığı an ninesinin kahkahasını çağlayan sudan duydu daha da güçlü sarıldı. Seni kabul ediyorum kötü parçam dedi.

Koyu mavi hayır diye bağırarak ışıldamaya başladı kopkoyu görünen ışığı gittikçe açıldı açıldı açıldı ta ki beyaz olana kadar sonrada mavişin her yanını sardı. Parıldıyordu maviş artık.

Gururla kapıya doğru yöneldi torak yolda çarıklarının yaptığı sesi dinledi sahi ne zamandır duymuyordu kuşları ya da şu şırıltıyı.

Sarmaşıklarla çevrili sudan kapıya yaklaştı ey kapı beni şehrime nineme götür. Hava titredi yine etrafında dalgalandı mavişin onu aldı yukarı yukarı  yukarı fırlattı ve bir anda artık şehrin üzerindeydi sokaklar nerede  çıkıyor nerede bitiyor anlamıyordu ve bir anda  maviş bembeyaz ninesinin kollarındaydı ağlayarak sarıldı özürler diledi.

Beyaz nine sıcacık gülümseyerek sarıldı torununa geçti evladım artık büyüdün tamsın dedi. Hem kötüyü hem iyiyi tanıdın yolun bahtın açık olsun inşallah diye dua etti ve öptü. Avludaki çörten de taştan yuvasında kaynayarak bu neşeye ortak oldu. Taştan çiçek işlemeleri  dans ediyordu sanki etrafında.

 Nine toruna sarıldıktan sonra döndü çörtene 77 kapılı şehir ey 77 çeşme dileyin benden ne dilerseniz,  torunumu kurtardınız. Çörtenler kapılar çeşmeler hep bir ağızdan Mardin herkesi işte böyle terbiye eder diye seslendiler ve gülüştüler. Tek dileğimiz bu yaşananlar dilden dile dolaşsın  ve anlatılsın iyi ve kötü tanınsın dediler. Nine bu dileği kabul etti ve gördüğü her kimseye bunu anlattı ta ki duymayan  bir kişi dahi kalmayana kadar. Maviş artık her şeyin farkında iyi bir insandı ve hayatlarını geri kalanında nineni ile halkın arsında efsane olarak dolaştılar. Anlattılar anlattılar anlattılar iyiyi kötüyü her şeyi.

Onlar artık ne şimdide ne geçmişte onlar her yerde. Artık siz de biliyorsunuz her şeyi sevgi ile yenebiliriz.

Size fısıldayan o çeşmeleri duyun o şırıltıların altında yatan sevin sevin sevin seslerine kulak verin.

SADECE SEVİN VE BAKIN HAYATINIZ NASIL DEĞİŞİYOR..



HÜLYA OLĞAÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder