31 Mayıs 2016 Salı

MİSA

Bir varmış bir yokmuş. Zaman zaman içinde kalbur saman içinde, cinler su taşırken gizli tünel içinde. dört kapılı,kimsenin evinin kimsenin güneşini kapatmadığı,bir dağın eteklerine kurulmuş bir mardin şehri varmış.Bu şehirde güzel mi güzel,  akıllı mı akıllı Misa adında bir kız yaşarmış. Misa'nın ailesi iki katlı bir evin ikinci katında otururlarmış. Misa evin tek kızıymış. Anne babası onu çok severlermiş ve el üstünde büyütürlermiş. Ancak ona zarar gelmesin diye küçüklüğünden beri Misa'nın ihtiyaç dışında dışarı çıkmasına izin vermezlermiş.

 Misa evine ara sıra gelen komşularının kızı Fatma'yı çok severmiş. O gün de gelmiş Fatma  ve birlikte evlerinin terasına çıkıp en sevdiği eğlencesi olan uçurtmayı uçuruyorlarmış. Misa Fatma'ya  ''uçuran bir kişi ama gökte sadece sen varsan yalnız bir kuş gibisin. Nereye gideceğini ne yapacağını bilemiyorsun'' deyip iç geçirmiş ve bir kuş olup uçmak istiyormuş o an. Küçükken pek ehemmiyet vermediği bu durum artık bir genç kız olduğu için canını çok sıkıyormuş Misa'nın. Kendini hapsedilmiş gibi hissediyormuş ve eski neşeli hallerinden de eser kalmamış, içine kapanmıştı artık. Fatma gittikten sonra odasına geçip yatakta öylece uzanıp tavandaki taşların üzerine yapılmış işlemeleri izliyormuş. aniden kapının yanındaki koltukta birinin varlığını farketmiş. Çok korkmuş ilkin ama doğrulup ona bakınca güzelliği karşısında hayretle gülümseyivermiş. Bu tıpkı masallarda dinlediği peri kızlarına benziyormuş. saçları sarı ve upuzun ,gözleri masmavi, yanakları al al imiş. Misa 'nın yanına yaklaşmış ve adının Pırıl olduğunu söylemiş. Bu şehirde anlatılan o inanılması güç, efsaneleşmiş olayların hepsi gerçekmiş ve cinler tarafından yapılıyormuş.  O da bir cinmiş ve insanları mutlu etmekle görevliymiş. Sonra Misa' ya elini uzatmış ve benimle gel hadi demiş.Misa tereddüt etse de bıkmış olduğu bu esaretten kurtulmak istemiş bir an ve Pırıl'ın uzattığı eli tutmuş. Saniyeler arasında kendisini şehrin  bir sokağında  bulmuş .Pırıl onu gezdirirken aynı zamanda cinlerin yaptığı işleri de anlatmış. Sonra karşılarına bir abbara çıkmış. O da ne? Kapıda iki garip şey var. Pırıl Misa'ya korkmamasını söylemiş, yaklaşmışlar.Yüzleri dikdörtgenmiş , üç gözü varmış ve ayakları da yokmuş. Onlar da cinmiş ve abbaraların bekçiliğiyle görevlilermiş. Abbaralardan gece vakti geçen kötü niyetli insanlar olursa onların üzerine abbaraları kapatır ve onlara ders verirlermiş. Annesinin defalarca anlattığı ancak Misa'ya uydurma gibi gelen bu olay gerçekmiş. Şehrin sokaklarını gezmişler gezmizler. Misa yeniden doğmuş gibi çok mutluymuş. Sonra dağın eteklerindeki bir kapıya gelmişler. Bu normal bir kapı değilmiş,kayadan yapılmış ve devasa bir büyüklüğü varmış.Bu kapıyı diğer insanlar göremezlermiş. Buranın ardında cinlerin yaşadığı yerler varmış. Pırıl tekrar Misa'nın elini tutmuş. Kapı açılmış ama Misa hiçbir şey görmüyormuş . Bir adım atınca Misa kendini uçurumdan düşmüş gibi hissetmiş ve çığlık atmış. Ancak saniyeler içinde garip bir yere inmişler ve Misa hala Pırıl'ın elini sıkı sıkı tutuyormuş. Çok eski duran yerlermiş buralar ve daracık yerlerden aniden genişçe yerlere çıkılıyormuş. Duvarlarda çeşitli boylarda oyuklar varmış ve buralar cinlerin evleriymiş . Onlar böyle yeraltında yaşarlarmış. Bu biraz da Misa 'yı korkutan yerlerden geçip çok aydınlık bir yere çıkmışlar. Her yer yemyeşilmiş ve masmavi derelerden sular akıyormuş.Bu suların sonunda kuyular varmış ve sular oraya dökülüyormuş. Bu kuyuları da yeraltından cinler yapıyorlarmış ve bütün şehre bu kuyulardan su dağıtılırmış. Etrafta her geçtiği yerde gördüğü farklı farklı görünüşlerdeki cinlere alışmış artık korkmuyormuş Misa. Misa'nın aklına hiç gelmemiş olsa da Pırıl  eve gitme vaktinin gelmiş olduğunu söylemiş. Misa gözünü kapatıp açınca kendisini odasında bulmuş. Her şey bir rüya gibiydi,yoksa gerçekten rüya mıydı bu? O günden sonra  Misa'nın çok mutsuz olduğu anlarda Pırıl beliriverirmiş yanında ona arkadaşlık edermiş ve böylece Misa hayatının sonuna kadar hiç yalnız kalmamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder