Bir varmış, bir yokmuş. Allah'ın kulu çokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde
deve tellal iken, pire berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken,
ak sakal, sarı sakal berber elinden yeni çıkmış kırkılmış yok sakal, kasap olsam sallayamam satiri
nalbant olsam nallayamam katırı hamama girsem sorarım natırı
nadan olan bilmez ahbap hatırı dereden geldim, sandığa girdim bir de ne göreyim, köşede bir hanim oturuyor şöyle ettim, böyle ettim, yüzüne baktım, hanim yerinden kalktı
çıktık birlikte yola ne saga baktık ne sola gide gide Kaf dağının arkasına geldik ki
ne ileri gidilir ne geri, sana bir masal söyliyeyim gel beri.
deve tellal iken, pire berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken,
ak sakal, sarı sakal berber elinden yeni çıkmış kırkılmış yok sakal, kasap olsam sallayamam satiri
nalbant olsam nallayamam katırı hamama girsem sorarım natırı
nadan olan bilmez ahbap hatırı dereden geldim, sandığa girdim bir de ne göreyim, köşede bir hanim oturuyor şöyle ettim, böyle ettim, yüzüne baktım, hanim yerinden kalktı
çıktık birlikte yola ne saga baktık ne sola gide gide Kaf dağının arkasına geldik ki
ne ileri gidilir ne geri, sana bir masal söyliyeyim gel beri.
O zamanlar eski tarz mahallelerin
olduğu zamanlar hani kimsenin kapısını kitlemediği akşamları komşuların
kapılara dökülüp çekirdek çitlediği çocuklarında gece 12 lere kadar dik ve uzun
merdivenleri inip çıkıp oyun oynadığı mahalleler… Yine bir gün çocuklar saklambaç
oynamak için tek katlı iki katlı rengarenk evlerinden hızlıca dışarı çıkmışlar .
Her mahallenin oyun kuralları olduğu
gibi bu mahallenin de oyun kuralları varmış . Kaybeden çocuk gece tek başına mahallenin dışındaki bahçesinde
kurumuş tek bir ağacın olduğu demir kapılı yarı göçük halde olan evde yaşayan
mahallenin en tanınmış, en nefret edilen huysuzluğu ile nam salmış çocuklar
kadar büyükler tarafından da sevilmeyen adamın evinin önünde ki dev taş duvarı
aşıp bahçesine taş atması gerekiyormuş.
Yıllar yıllar mahalle kuralı böyle
devam ederken bir gün mahallenin huysuz adamı ölmüş. Adamın sevilmemesinden
dolayı cenazesine imam ve mezar kazıcılar dışında kimse katılmamış. Ancak o gün
mahalle çocuk seslerinin hiç susmadığı mahallede çocuk sesleri hiç
duyulmuyordu. Huysuz adam ölmüştü ve çocukların yeni bir mahalle kuralı bulması
gerekiyormuş. Mahallenin merkezinde bulunan söğüt ağacının altında mahallenin
bütün çocukları bu kuralı bulmak için toplanmıştı. Hiç kimse kuralı değiştirmek
istemiyordu çünkü babaları, abileri, ablaları bu kural ile büyümüştü. Ve sonunda
huysuz adamın artık yaşadığı yere mezarına oyunu kaybeden çocuğun taş atmasına
karar vermişler.
Yeni kuralın koyulduğu ilk gün
oyunda kaybeden çocuk gece tek başına mahallenin dışındaki çukur ve çamurlu
yoldan kalp atışı hızlanarak korku içinde devam ediyordu. Yürüdüğü yolu ve
mezarlığı az da olsa aydınlatan üzerinde sineklerin dans ettiği iki üç tane
sokak lambası vardı. Bu az da olsa çocuğun korkusuna biraz dem vuruyormuş. Çocuk
mezarlığa girdiyi zaman elektrik tellerinin üzerine konmuş baykuşlar ötüşüyor
siyah bir kedi ise çocuğu gözlemliyordu. Çocuk korku içinde avucu kadar
büyüklükteki bembeyaz taşı huysuz adamın içinde cesedinin olduğu toprağa
fırlattı. Ve işte tam o anda büyük bir kum fırtınası göz gözü görmeyecek
şekilde bütün mahalleyi sardı. Çocuk kum fırtınasının içinde kaybolup gitmişti.
Artık o mahallede hangi çocuk eline taş alırsa kum fırtınası mahalleyi aşıp evlerin
birbirinin üstüne bindiği taş evlerin bulunduğu şehri göz gözü görmeyecek hale
getiriyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder