11 Mayıs 2016 Çarşamba

HOCA-İ HIZIR EFENDİ

Çok eski zamanlarda Mérdin diye bir köy varmış. Kocaman ağaçların

olduğu, etrafından suların aktığı, kuşların hep öttüğü bir yermiş.

Hatta oradaki köylüler burada ilkbaharda nefes alan bir daha ölmez

dermiş. Çünkü ilkbaharda adeta cennet gibiymiş burası ve cennete

giden tekrar ölmez derlermiş. Daha sonra ise bu köyün olduğu ülkede

savaş çıkmış. Mérdinde ilk işgal edilen yerlerden olmuş. Askerler o

güzelim ağaçları yakmışlar, dereleri kurutmuşlar. Bir çok evi

yıkmışlar kalan evler ise harabe olmuş. Bir sürü insan savaştan ,

açlıktan ve hastalıktan ölmüş. Yıllar sonra savaş bitmiş.

Köylüler Allaha çok yalvarmış, yardım istemiş. Halkın

imdadına Hocai Hızır Efendi yetişmiş. Bu zat 5 metre boyunda,

bembeyaz yüzlü, sürekli beyaz giyinen, masmavi gözlü oldukça

heybetli bir zatmış. Kocaman ayakları, upuzun bacakları ve

kolları varmış. Uzaktan bakınca camii minaresini andırıyormuş.

Bu heybetli zat halka yardım için gönderilmişti. Hocai Hızır

Efendi halka ilk önce su getirmiş. Hocai Hızır Efendinin 40

tane yardımcı cini varmış. Bu cinler ilk önce su kuyuları

kazıp mahallenin içine kadar suyu getirmişler. Bu sular o

kadar güzel o kadar serinmiş ki içen insan bir an cennete

zemzem suyu içtiğini sanırmış. Hocai Hızır Efendi daha sonra

insanlara yiyecek ekinler yetiştirmiş. Buğdaylar ekmiş. Onun

ektiği buğdaylar 3 günde yetişirmiş. Sapsarı uzun

buğdaylarmış. Tüm Mérdini sapsarı bir renge boyamış bu

buğdaylar. Merdinin güneşinde altın gibi parlıyormuş bu

buğdaylar. İnsanlar buğdayları haşlayıp yemeye başlamışlar.

Yedikce canlanmışlar. Daha sonra ise insanların barınması için

ev yapmış. Sapsarı eğri büğrü taşları yontmuşlar. Aralarına

siyah harç sürüp üst üste koymuşlar taşları. Hocai Hızır

Efendinin yaptığı evler o kadar muazzammış ki insan onun

yaptığı evden çıkmak istemiyormuş. Evleri öyle güzel

yerleştirmiş ki kimsenin evi kimsenin güneşini kapatmazmış.

Her evin yanında kesme taştan yapılmış bir çeşme varmış.

Çeşmenin yanında ise merdivenler varmış. Kadınlar su sırası

beklerken bu merdivenlerde oturup Hocai Hızır Efendiye dua

edermiş. Hocai Hızır Efendi köyde ne kadar kötü niyetli

uğursuz varsa toplayıp nasihat verirmiş. Onları hizmete

çağırırmış. Onu dinlemeyip huzuru kaçıranları da cinleri hapse

atarmış. Onun hapishanesi devasa yükseklikteymiş. kimsenin

atlayamayacağı kadar yüksek duvarlarla çevriliymiş. Büyük

pencereleri varmış ama hiç bir mahkum kaçamazmış. Onların

kaçacağı sırada kapı duvar olurmuş. o devasa pencereler de

duvar olurmuş. Onun sayesinde o kadar huzurlu bir köy olmuş ki

Merdin insan kendini cennette sanıyormuş.

Mehmet Emin YAVUZ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder