Bir varmış bir yokmuş. Büyülü mü büyülü efsunlu bir Ardin
şehri varmış. Bu Ardin şehri okadar büyülü imiş ki yılanlar dolunay çıktığında
insan kılığına girerlermiş. 40 gün 40 gece insan olarak yaşarmış bu yılanlar.
Bu süre zarfında kimi öldürülür, kimi hapse düşer, kimi aşık olup evlenirmiş.
Bu yüzden bu yılanlar, yılanlar ama insanlar; insanlar ama yılanlar. Ve gün
öyle bir gündü ki, dolunay hızla yerinde oynuyordu. Yılanlar kararsız kaldı.
İnsan olsam mı, olmasam mı? Bu yılanlar arasında en uzun ve en yaşlı olan Tinar
yaşına rağmen şimdiye kadar hiç insan olmamıştı. Aslında merak da ediyordu. İnsan
olmak nasıl bir duygu? Ama buna rağmen insanlardan nefret edermiş. Çünkü çok
sevdiği biricik sevgilisi Sama bir insan tarafından öldürülmüştü. Bu insanı hiç
unutmamıştı. Masmavi gözleri vardı. Üstelik saçı da yoktu. Tinar bir insanın
neden saçı olmaz diye düşünürdü. Belki de o kadar vicdansızdı ki saçları
çıkmaya utanmıştı. Kafasında saçları kilitli kalmıştı. Saçları yoktu ama uzun
mu uzun bir burnu vardı. Ve kolları güneş tam tepedeyken beraber birbirine
dolanırdı. O adamı unutmamıştı hiç unutmayacaktı. Tinar o kadar uzun bir
yılandı ki kuyruğu mezopotamyanın derinliklerinde iken, kafası Ardin'in
kalesindeymiş. Belki de kininden dolayı bu kadar uzun olmuştu. Daha da uzayıp
Samayı öldüreni kendi bedeniyle boğacaktı. Evet hala orada yaşıyordu. Aklın
neredeyse sen de ordasın aslında. Ve o gün gelmişti. Dolunay çıkmıştı. Hadi
bakalım insan olmak isteyen yılanlar bir adım öne. Hadi çıkın bakalım. 2 yılan
çıktı ileriye. 3 kim olacaktı. Kimseden ses yok. ne oldu sonra? O Tinar mı öne
çıkan?Evet o. Upuzun sapsarı bir merdivenin basamaklarından süzülüp öne çıktı.
Peki insan olup ne yapacaktı? Aklında bir şey vardı. Evet, biricik sevgilisini
öldüren adamı bulup katil olacaktı. 40 gün hapis yatardı, ne olacaktı. Evet,
gerçekten de bunu yapacaktı. Artık zamanı gelmişti. "Haydi yılanlar, ey
muhteşem yılanlar, insan olma zamanınız geldi. 40 gün 40 gece insan olma
hakkını Tanrı bana ben de size veriyorum. Ve aydınlık üç yılanın üzerinde... O
da ne 3 yılan oldu mu 3 insan? Peki hangisi Tinardı? Evet oydu. Kapkara
gözlerinden belliydi. O upuzun Tinar gitmiş yerinekapkara gözlü, kıvırcık saçlı
bir delikanlı gelmişti. Tinarın ilk gecesi insan olmaya alışmakla geçecekti.
Sbah ilk iş biricik sevgilisini öldüren adamı bulup katil olmaktı. Geceyi
yuvasında geçirecekti. Ama o da ne? Tinar boyuna da uzadığı için yuvasına
giremiyordu. Oysa bizzat kendisi yapmıştı bu evi. 40 gün boyunca giremeyecek
miydi? Hayır sığacaktı.Sığmak zorundaydı. İrili ufaklı taşları üst üste koyarak
yapmıştı yuvasını. Üstelik bu taşlar rengrenkti. Ne yaptı ne etti kendini ezdi
büzdü yuvasına girdi. Kendini tanıdı. O artık bir insandı. Sabaha kadar
uyumadı. Ama o da ne? Neden bu sesi çıkarıyor? Sssss... Sonra anladı. Mevsim
bahar olmalı. Hatta bahara doğan güneşi hissetmeli inssan iliklerine kadar.
Ancak öyle bu ses çıkmazdı. Ve şu an mevsim kıştı. O sesi öyle ya da böyle
idare edecekti. Hiçbir şey o mavi gözlü adamı öldürmeye engel değildi. Ve gün
doğdu. Yıldızlar gitti. Gökyüzü masmavi. Güneş yakmıyor. Soğuk hava. Böyle bir
havada katili aramaya gitti. Evine gitti önce. Çünkü Samayı kendi evinde
öldürmüştü adam. Ve birini gördü orda. Masmavi gözleri, dümdüz saçları vardır.
Merak etmişti kim bu kız? İzleyedurdu onu. Kırmızı bir elbise giymişti.
Gülümsüyordu. O gülünce Tinar da
gülümsedi. Snki gökyüzü birden ısındı o kızın gülümsemesiyle. Tinar gitti kızın
yanına "ben buraya yeni taşındım. Komşuyuz galiba" dedi. Kız da"
Evet ben burada oturuyorum babamla. Ben Mera" dedi. "Ben de Tinar.
Memnun oldum." Ama hayır Tinar ne yapıyordu? O adamı bulacaktı. Tam o adamı
soracaktı ki Mera birden telaşlandı. "Hemen burdan git. Yoksa babam seni
öldürür." Tinar gitti. Ama aklı Meradaydı. Katili unutmuş Merayı izliyordu
uzaktan. Günlerce haftalarca izledi. Ve sonra fark etti. Tinar Meraya aşık
olmuştu. Ama nasıl olur bu? 9 gün sonra Tinar yılan olacaktı. Yalnız gönül bu
laf dinler mi? Mera ile konuşmaya karar veri. Mera yaşlı mı yaşlı bir ağacın
altında dinleniyordu. Ağacın dalları o kadar çoktu ki neredeyse her yeri
gölgelendirmişti. Sapsarı yaprakları vardı. Tinar geldi, Meraya seslendi.
"Ey hayallerimin kadını, ben sana aşık oldum. Ne olur bu adamı hoş gör ve
evet de bana." Sonunu düşünmeden
konuştu. Seviyordu. Mera çok şaşırdı ve evine doğru kaçtı. Tinarın son 3 günü
Artık yılan olacaktı. Ama ne Mera ona dönmüş ne de o katili öldürmüştü. Ve
bundan sonra katili bulup öldürmeye ant içti. Merayı bir kenara bıraktı. Zaten
o evet dese de bir şey olmayacaktı. Tinar bir yılandı çünkü. Meranın evinin
önünden geçerken bir de ne görsün evet oydu. Hiç unutmamıştı. O adamdı. Katil
buydu. Üstelik bir dakika. Evet uzun burnu, ve saçları da yoktu. Tamam güneş
tepeye varmak üzereydi. Bekleyecekti. Eğer kolları birbirine dolanırsa artık
emin olacaktı. Ve güneş tepede. Adamın kolları birbirine girdi. Artık emindi.
Tam onu öldürecekken, katile bir kız seslendi. "Baba nerede kaldın?"
Olamaz bu kız Meraydı. Yoksa Mera o katilin kızı mıydı. Hızlıca evine döndü. Bütün gece ne
yapacağını düşündü. Sabah kararını vermişti. O adamı ne olursa lsun öldürecekti.
Aşk mı intikam mı? Tabi ki intikam. Sabah ilk iş o adamı öldürecekti. Sabah
oldu ve birden demir kapısı çaldı. Gelen Meraydı. Mera ne yaptı öyle. Aşkını
ilan etti. Ama olamaz. Ne diyecekti Tinar. Bir an duygularına yenik düşüp
kocaman sarıldı Meraya. O gün beraber Mezopotamyayı seyredip oturdular. Akşam
olmuştu. Eve dönme zamanı. O da ne
sesti. Ssssss. Mera korktu "Yılan mı o? Çok korkarım yılandan."
"Yılanlar insanlar kadar tehlikeli değildir" dedi Tinar usulca. Ve
eve döndüler. Ogün. günü. O gece. gecesiydi. Meranın evine gitti. Karar
vermişti. Katili öldürecekti. Eline bahçedeki baltayı alıp Meranın kapısını
çaldı. Meraydı kapıyı açan. Babanı çağırı mısın dedi. Katil gelmişti işte. Mera
olanları izliyordu. Son kez masmavi gözlerine baktı katilin Tinar. Ve baltayı
kafasına indirdi. Mera bağırdı. Çığlıklarla ağlamaya başladı. Ve sonra Tinar
baltayı kendi bedenine de geirdi. Tinar da ölmüştü. Katil de. Tinar yine aşk mı
intikam mı demişti. Ve intikamı seçmişti son kez. Birden Tinar ölü bir yılana
dönüştü. Mera bir şok daha geçirdi. Çığlık attı. Ağladı. Artık iş işten
geçmişti. Babası ölürken sevdiği adam da yılana dönüşmüştü. İşte bu günden
sonra tüm yılanlar kindar olmuş Tinar gibi. Kendilerine zararı dokunan kimseyi
unutmaz olmuşlar. Ve Ardine o günden sonra yılanlar musallat olmuş. Şehir
Ardinken Mardin olmuş . Yılan sözcüğü eklenmiş şehrin adına. Yılanlara büyüler
yapılmış. Ama hala yılanlar aramızda. günlük insanar ama yılanlar. Merayane
olmuş peki. Birden Şahmerana dönüşüvermiş. Ve hayatına hem sevdiğinden bir
parça hem de biricik babasından bir parça olarak devam etmiş.
Sevgi DAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder