10 Mayıs 2016 Salı

SSSSSS


Bir varmış bir yokmuş. Büyülü mü büyülü efsunlu bir Ardin şehri varmış. Bu Ardin şehri okadar büyülü imiş ki yılanlar dolunay çıktığında insan kılığına girerlermiş. 40 gün 40 gece insan olarak yaşarmış bu yılanlar. Bu süre zarfında kimi öldürülür, kimi hapse düşer, kimi aşık olup evlenirmiş. Bu yüzden bu yılanlar, yılanlar ama insanlar; insanlar ama yılanlar. Ve gün öyle bir gündü ki, dolunay hızla yerinde oynuyordu. Yılanlar kararsız kaldı. İnsan olsam mı, olmasam mı? Bu yılanlar arasında en uzun ve en yaşlı olan Tinar yaşına rağmen şimdiye kadar hiç insan olmamıştı. Aslında merak da ediyordu. İnsan olmak nasıl bir duygu? Ama buna rağmen insanlardan nefret edermiş. Çünkü çok sevdiği biricik sevgilisi Sama bir insan tarafından öldürülmüştü. Bu insanı hiç unutmamıştı. Masmavi gözleri vardı. Üstelik saçı da yoktu. Tinar bir insanın neden saçı olmaz diye düşünürdü. Belki de o kadar vicdansızdı ki saçları çıkmaya utanmıştı. Kafasında saçları kilitli kalmıştı. Saçları yoktu ama uzun mu uzun bir burnu vardı. Ve kolları güneş tam tepedeyken beraber birbirine dolanırdı. O adamı unutmamıştı hiç unutmayacaktı. Tinar o kadar uzun bir yılandı ki kuyruğu mezopotamyanın derinliklerinde iken, kafası Ardin'in kalesindeymiş. Belki de kininden dolayı bu kadar uzun olmuştu. Daha da uzayıp Samayı öldüreni kendi bedeniyle boğacaktı. Evet hala orada yaşıyordu. Aklın neredeyse sen de ordasın aslında. Ve o gün gelmişti. Dolunay çıkmıştı. Hadi bakalım insan olmak isteyen yılanlar bir adım öne. Hadi çıkın bakalım. 2 yılan çıktı ileriye. 3 kim olacaktı. Kimseden ses yok. ne oldu sonra? O Tinar mı öne çıkan?Evet o. Upuzun sapsarı bir merdivenin basamaklarından süzülüp öne çıktı. Peki insan olup ne yapacaktı? Aklında bir şey vardı. Evet, biricik sevgilisini öldüren adamı bulup katil olacaktı. 40 gün hapis yatardı, ne olacaktı. Evet, gerçekten de bunu yapacaktı. Artık zamanı gelmişti. "Haydi yılanlar, ey muhteşem yılanlar, insan olma zamanınız geldi. 40 gün 40 gece insan olma hakkını Tanrı bana ben de size veriyorum. Ve aydınlık üç yılanın üzerinde... O da ne 3 yılan oldu mu 3 insan? Peki hangisi Tinardı? Evet oydu. Kapkara gözlerinden belliydi. O upuzun Tinar gitmiş yerinekapkara gözlü, kıvırcık saçlı bir delikanlı gelmişti. Tinarın ilk gecesi insan olmaya alışmakla geçecekti. Sbah ilk iş biricik sevgilisini öldüren adamı bulup katil olmaktı. Geceyi yuvasında geçirecekti. Ama o da ne? Tinar boyuna da uzadığı için yuvasına giremiyordu. Oysa bizzat kendisi yapmıştı bu evi. 40 gün boyunca giremeyecek miydi? Hayır sığacaktı.Sığmak zorundaydı. İrili ufaklı taşları üst üste koyarak yapmıştı yuvasını. Üstelik bu taşlar rengrenkti. Ne yaptı ne etti kendini ezdi büzdü yuvasına girdi. Kendini tanıdı. O artık bir insandı. Sabaha kadar uyumadı. Ama o da ne? Neden bu sesi çıkarıyor? Sssss... Sonra anladı. Mevsim bahar olmalı. Hatta bahara doğan güneşi hissetmeli inssan iliklerine kadar. Ancak öyle bu ses çıkmazdı. Ve şu an mevsim kıştı. O sesi öyle ya da böyle idare edecekti. Hiçbir şey o mavi gözlü adamı öldürmeye engel değildi. Ve gün doğdu. Yıldızlar gitti. Gökyüzü masmavi. Güneş yakmıyor. Soğuk hava. Böyle bir havada katili aramaya gitti. Evine gitti önce. Çünkü Samayı kendi evinde öldürmüştü adam. Ve birini gördü orda. Masmavi gözleri, dümdüz saçları vardır. Merak etmişti kim bu kız? İzleyedurdu onu. Kırmızı bir elbise giymişti. Gülümsüyordu.       O gülünce Tinar da gülümsedi. Snki gökyüzü birden ısındı o kızın gülümsemesiyle. Tinar gitti kızın yanına "ben buraya yeni taşındım. Komşuyuz galiba" dedi. Kız da" Evet ben burada oturuyorum babamla. Ben Mera" dedi. "Ben de Tinar. Memnun oldum." Ama hayır Tinar ne yapıyordu? O adamı bulacaktı. Tam o adamı soracaktı ki Mera birden telaşlandı. "Hemen burdan git. Yoksa babam seni öldürür." Tinar gitti. Ama aklı Meradaydı. Katili unutmuş Merayı izliyordu uzaktan. Günlerce haftalarca izledi. Ve sonra fark etti. Tinar Meraya aşık olmuştu. Ama nasıl olur bu? 9 gün sonra Tinar yılan olacaktı. Yalnız gönül bu laf dinler mi? Mera ile konuşmaya karar veri. Mera yaşlı mı yaşlı bir ağacın altında dinleniyordu. Ağacın dalları o kadar çoktu ki neredeyse her yeri gölgelendirmişti. Sapsarı yaprakları vardı. Tinar geldi, Meraya seslendi. "Ey hayallerimin kadını, ben sana aşık oldum. Ne olur bu adamı hoş gör ve evet de bana."  Sonunu düşünmeden konuştu. Seviyordu. Mera çok şaşırdı ve evine doğru kaçtı. Tinarın son 3 günü Artık yılan olacaktı. Ama ne Mera ona dönmüş ne de o katili öldürmüştü. Ve bundan sonra katili bulup öldürmeye ant içti. Merayı bir kenara bıraktı. Zaten o evet dese de bir şey olmayacaktı. Tinar bir yılandı çünkü. Meranın evinin önünden geçerken bir de ne görsün evet oydu. Hiç unutmamıştı. O adamdı. Katil buydu. Üstelik bir dakika. Evet uzun burnu, ve saçları da yoktu. Tamam güneş tepeye varmak üzereydi. Bekleyecekti. Eğer kolları birbirine dolanırsa artık emin olacaktı. Ve güneş tepede. Adamın kolları birbirine girdi. Artık emindi. Tam onu öldürecekken, katile bir kız seslendi. "Baba nerede kaldın?" Olamaz bu kız Meraydı. Yoksa Mera o katilin kızı  mıydı. Hızlıca evine döndü. Bütün gece ne yapacağını düşündü. Sabah kararını vermişti. O adamı ne olursa lsun öldürecekti. Aşk mı intikam mı? Tabi ki intikam. Sabah ilk iş o adamı öldürecekti. Sabah oldu ve birden demir kapısı çaldı. Gelen Meraydı. Mera ne yaptı öyle. Aşkını ilan etti. Ama olamaz. Ne diyecekti Tinar. Bir an duygularına yenik düşüp kocaman sarıldı Meraya. O gün beraber Mezopotamyayı seyredip oturdular. Akşam olmuştu. Eve dönme zamanı. O  da ne sesti. Ssssss. Mera korktu "Yılan mı o? Çok korkarım yılandan." "Yılanlar insanlar kadar tehlikeli değildir" dedi Tinar usulca. Ve eve döndüler. Ogün. günü. O gece. gecesiydi. Meranın evine gitti. Karar vermişti. Katili öldürecekti. Eline bahçedeki baltayı alıp Meranın kapısını çaldı. Meraydı kapıyı açan. Babanı çağırı mısın dedi. Katil gelmişti işte. Mera olanları izliyordu. Son kez masmavi gözlerine baktı katilin Tinar. Ve baltayı kafasına indirdi. Mera bağırdı. Çığlıklarla ağlamaya başladı. Ve sonra Tinar baltayı kendi bedenine de geirdi. Tinar da ölmüştü. Katil de. Tinar yine aşk mı intikam mı demişti. Ve intikamı seçmişti son kez. Birden Tinar ölü bir yılana dönüştü. Mera bir şok daha geçirdi. Çığlık attı. Ağladı. Artık iş işten geçmişti. Babası ölürken sevdiği adam da yılana dönüşmüştü. İşte bu günden sonra tüm yılanlar kindar olmuş Tinar gibi. Kendilerine zararı dokunan kimseyi unutmaz olmuşlar. Ve Ardine o günden sonra yılanlar musallat olmuş. Şehir Ardinken Mardin olmuş . Yılan sözcüğü eklenmiş şehrin adına. Yılanlara büyüler yapılmış. Ama hala yılanlar aramızda. günlük insanar ama yılanlar. Merayane olmuş peki. Birden Şahmerana dönüşüvermiş. Ve hayatına hem sevdiğinden bir parça hem de biricik babasından bir parça olarak devam etmiş.



Sevgi DAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder