16 Mart 2016 Çarşamba

E: Mardin, tarihsel itibariyle bereketli, verimli bir toprak üzerinde kurulmuştur. Güneyinde Mezopotamya ovası, kuzeyinde mimari taşlarla çevrilmiş bir şehirdir. Gelenek, göreneklerine bağlı bir şehirdir. Artuklulara, Osmanlılara, Türkiye Cumhuriyetine şehirlik yapmış bundan 100 yıl önce Ermeni, Yahudi, Hristiyanlık, Müslümanlık dinleriyle aynı geleneği göreneği yaşatmıştır. Bilmiyorum kızım nasıl iyi mi kötü mü?
B:Hayır gayet iyi söylüyorsunuz ama yaşadığınız bir şeyi de anlatabilirsiniz.
E:Kızım bu en güzelidir. Burada sadece kötülük var, iyi bir şey yok burada. Cinayet vardır, kan davası vardır. Katil mi diyelim şunu öldürdü bunu öldürdü mü diyelim. Ben sadece Hristiyanların Ermenilerin Yahudilerin birlikte yaşadıklarına ait anılar anlatacaktım. Doğum günlerinde birbirimizle gidip geldiğimizi, dinlerimizin farklı olmasına rağmen bayramlarda birbirimizi ziyaret ettiğimizi anlatacaktım.
B: Ne anlatmak istersen onu anlat amca biz dinleriz.
E: Bundan 50 yıl öncesine kadar Ermeniler Yahudiler Hristiyanlar Müslümanlar kendi dinlerinin bayramlarına göre birbirlerinin evlerini ziyaret eder bayramlaşırlardı. birbirlerine yemek gönderirlerdi hastalıklarında birbirlerine ziyaret eder maddi manevi her türlü yardımda bulunurlardı. hiç unutma küçükken komşumuzun doğum gününde Hristiyan olmasına rağmen kendim onlara gitmiş onların annesinin yaptığı pastayı yemiş doğum günü hediyesi götürmüştüm. Onlarda hastalandığımızda ziyaretimize gelip ne gerekiyorsa yapıp teşekkürü bile beklemeden görevlerini tamamlamanın huzuru içinde evlerine dönerdi. son otuz yılda Türkiye'nin bütün toplumlarının ayrıştığı gibi Mardin'de de bir ayrışma meydana gelmiş anlattığım bu anının şu anda gerçekleşmediğini üzüntüyle şahit oluyorum. Mardin yukarıda dediğim gibi ırk, din, siyasi, bölgesel bir yıkıma doğru gitmektedir. Yine de biz yaşlı insanlarız son gücümüzü kullanarak bu gibi ayrışmayı önlemenin çabası içindeyiz.
B: Hep birlikte Merkezde mi yaşıyordunuz Midyat falan mı yoksa?
E: Yok kızım beraber yaşıyorduk. Şu dükkan Hristiyan bir adamındır. Kiraya vermişti. Doğum günlerinde oraya giderdik. Şimdi İstanbul'da yaşıyorlar. 1915'te Mezopotamya'nın arkasında öldürdüler onu. Ermeni olayları oldu ya. Haklı olarak Türkiye, şimdi ben Türkiyeyi suçlamıyorum. İçeride vurdular. Uzun bir hikaye. Şimdi tabi siz geldiğinizde Rahman ve Şeytan benimle çarpıştı. Dedim ki işte şimdi konuşursam müşteri kaybedeceğim nitekim kaybettim. Rahman dedi ki bunlar genç kızdırlar ihtiyaç karşıla Allah da senin ihtiyacını karşılasın. Tabi insanın içinde böyle bir çelişki vardır her zaman. İyilik ve kötülük. İyi ki geldiniz kızım.
                                                                                                                 Rümeysa Başak-Ebru Yolaçan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder